BÖLÜNMEDEN SONRA

Pakistan, ikinci dünya savaşı sonrası yaşanan bölüşüm sürecinde, üçe bölünen büyük ülkenin arada kalmış parçası. Babür Hanlığının İngilizlerce yıkılmasından sonra kargaşanın dinmediği geniş coğrafyada, İran, Afganistan, Çin, Hindistan, Bangladeş beşlisinin arasına sıkıştırılmış, dünyanın en kalabalık beşinci ülkesi.

Kalabalık nüfusa karşın, Keşmir’de, Bangladeş’te ve dünyada en çok Müslümanın yaşadığı Hindistan’da yaşayanlarla halkı dörde bölünmüş bir ülke Pakistan. Bölenlerce kalıt bırakılmış kök sorunlarıyla yaşamaya zorlanan ülkede, sinema öne çıkan bir alan değil. Bu işle uğraşanların bölünme sırasında Hindistan tarafında kalmış olmaları bir neden olarak görülebilir.

Hindistan’ın üç büyük yapım merkezinden biri olan, Bolivud diye bilenen sinema alanında çalışan, üreten Pakistanlı sanatçı ve yapımcıların sayısı azımsanmayacak denli çok. Üçüncü ülkelerle ortak yapımları da sayacak olursak, aslında Pakistan’ın sinema alanına sessiz ama güçlü bir katısı olduğu görülür.

“Tanrının Adıyla” kurmacası, özelde Pakistan’ın, genel olarak tüm bölgenin sömürgen kuşatılmışlık içinde yaşadığı kısır döngüye ışık tutmaya yeltenmiş bir yapım. Uzun süresine karşın, izlenmeyi sağlayan kurgu yapısı, Türk izleyicisinin yabancısı olmadığı içeriği ve duygusal ezgileriyle ilgi çekici bir film.

Kuşaklar boyu süren, ayrıntılar üzerinden derinleştirilen yapay sorunların kimlere yarar sağladığına; halkın savruluşlarının kimlerce yönlendirildiğine yorum getiren “Tanrının Adıyla”, ünlü oyuncu Nasrettin Şah’ın etkili oyunuyla sona eriyor.