RUHLARIN KAÇIŞI
“Olmuş olan bir şey asla unutulmaz.
Sen onu hatırlayamasan bile.’’
Fantastik dünyası, kullanılan renkler, atmosferi, karakterleri açısından bambaşka bir evrende içe dönüşü anlatan Ruhların Kaçışı filmi, 2003 yılında ilk Oskar kazanan Japon çizgi filmi olması ve Altın Ayı ödülünü kazanması nedeniyle film dünyasında önemli bir yere sahiptir.
Film, Tişhiro isimli on yaşındaki bir kız çocuğu ve ailesinin, taşınırken, yanlış bir yola saparak düşsel bir dünyaya girişini ve burada Tişhiro’nun yaşadığı maceraları anlatmaktadır.
Film, uyandırdığı merak, zaman zaman artan veya durağanlaşan ritmi, kullanılan müzik, toplumsal ve kültürel değerlere yaptığı vurgu sebebiyle çok katmanlıdır. Filmde, bilginin eksiltili ve geciktirmeli olarak verilmesi merak unsurunu arttırırken izleyicinin dikkatini uzun süre filme odaklamasını sağlamaktadır. Ana karakter Tişhiro’nun atıldığı macera sonucu izleyici adım adım bilgileri öğrenmektedir.
Keşif süreci gibi olan film, klasik anlatı sinemasının yarattığı etkiyi tam olarak sağlayamamakta, aksine bir çok soru ve sorgulama ile izleyicicisini yalnız bırakmaktadır. Özellikle insanın yalnızlaşması, doğadan kopuş yaşanması ve modern dönemin getirdiği yıkıma odaklanması nedeniyle Ruhların Kaçışı filmi sadece bir çocuk filmi değildir.
Ana karakterin kız çocuğu olması ve onun kendi içindeki dönüşümünü aktaran film, toplumsal olayları arka bir fon olarak değil, ana konu olarak ele almaktadır. Toplumsal cinsiyete ilişkin Telci (2010), yaptığı çalışmasında filmin bireyin yalnızlaşmasına, ergenlik sorunlarına ve toplumdaki değişimlere güçlü kadın ve çocuk karakterler ile yansıttığını tespit etmiştir.
Tişhiro’nun anne ve babasının yemek yeme sahnesi ile başlayan filmde, temelde, tüketim kültürünün eleştirisi ve buna bağlı olan açgözlük teması işlenmiştir. Yok eden insanların açgözlülüğü vurgusu vardır. (Norman, 2008; Kamacıoğlu, 2017; Muratoğlu, 2013).
Ayrıca film içerisinde yer alan Yüzsüz karakteri, dost edinmek için yemeye başlarken kendini durduramaz ve tehlikeli bir karaktere dönüşürken kendi yalnızlığı içerisinde bir döngüye girer. Bu durum modern dünyada insanların yaşadığı yalnızlık duygusuna ve tüketim için kendini durduramamasına vurgu yapmaktadır (Akşit, 2017).
Film içerisinde insan eliyle yok olan doğa, çevreye ve doğaya karşı duyarlılık konuları da işlenmiştir (Kamacıoğlu, 2017). Haku karakterinin aslında kurutulan ve üstüne inşaat yapılan bir nehrin ruhu olması bu duruma bir örnektir. Ayrıca başka bir nehir ruhunun, yıkanmak için hamama geldiğinde, batan dikeni Tişhiro’nun çıkarmasıyla içinden çıkan tüm atıkların gösterilmesi, yine nehir ve denizlerin insan eli ile kirletilmesine dair bir örnektir.
Film, Japon kültürüne, değerlerine ve mimarisine ilişkin bilgiler de barındırmaktadır. Şehir esintileri mimariyle, yemeklerle veya ritüellerle film içerisine işlenmiştir (Kamacıoğlu, 2017; Türkkan, 2011). Gerek kıyafetler gerekse karşılıklı konuşmalarda da (selamlama ve teşekkür etme gibi) kültürel öğeleri görmek mümkündür.
Film başlarında, çekingen ve korkan bir karakter olan Tişhiro, film içerisinde olgunlaşarak büyür ve daha da güçlü bir karaktere dönüşür. Anne ve baba ise çocukları ile ilgilenmeyen karakterler olarak karşımıza çıkıyor. Tüketimin yanında insanların kimlik kaybı ve geleneksel değerlerin unutulması işlenen diğer temalardır (Akşit, 2017).
Tişhiro’nun film başında içine girdiği dünyaya ait bir şey yemediği için şeffaflaşması, bu düşsel dünyaya hükmeden Yubaba adlı cadının, Tişhiro’nun ismine el koyup ona “Sen’’ ismini vermesi buna örnektir. Adını hatırlayamadıkça bu dünyadan kurtulamayan Haku karakteri de başka bir örnektir. Adını anımsamak ve benliğini bulmak, özgürleşmenin tek koşuludur.
Fantastik dünya büyüler ve insan dışındaki karakterleri ile çocukların içine girebileceği bir canlılık taşır (Muratoğlu, 2013). Bu nedenle materyallere odaklanan yetişkinler yerine çocuklar ana karakterdir. Çocukların taşıdığı heyecan ve merak duygusu filme yansımaktadır. Çocukça soruların sorulması (Islanmıyor musun?, ama bunlar çok fazla gibi), benliğe kavuşmanın, uçmak ile özdeşleştirilmesi de filmin çocuksu yanını göstermektedir. Film içerisinde sürekli bir dönüşüm vardır (Muratoğlu, 2013).
Tişhiro kendi içinde bir dönüşüm yaşarken, Haku karakteri, ejderha olarak bir dönüşüm yaşamaktadır. Bu dönüşüme başka örnek olarak da anne ve babanın domuza dönüşmesi de gösterilebilir.
Ruhların Kaçışı filmi, Japon kültürüne ait Şinto inancına dair göstergeleri barındırmaktadır (Pehlivan, 2017; Uludoğan, 2019; Sarışan, 2019; Muratoğlu, 2013). Film başında, ailesiyle yolculuk yapan Tişhiro, yol kenarında ağaçların diplerinde yer alan küçük anıtlar olduğunu görür. Bunu anne, onların türbe olduğunu ve insanların dua ettiğini söyleyerek açıklamaktadır. Japon inanışında bu yol kenarındaki türbelerin yolculuk edenleri koruduğuna inanılır (Uludoğan, 2019).
Hamam, ruhların eski haline döndüğü, arındığı bir yer olarak vardır. Tişhiro’nun hamamdaki ilk görevi kokuşmuş olarak nitelendirilen bir ruhun temizlenmesine yardım etmektir. Bu aslında Nehir Ruhu’dur ancak içinde taşıdığı çöpler nedeniyle kirlenmiştir. Tişhiro’nun bu ruha batmış olan dikeni çıkarmasıyla ruh eski haline geri döner ve onu kirleten her şeyden arınır. Sonrasında Şinto inanaışındaki ruhun özü yani kami ortaya çıkar (Muratoğlu, 2013).
Tıpkı nehir ruhu gibi aslında Haku da kirlenmiş ve kendi özünü kaybetmiştir. Kurutulan ve üstüne inşaat yapılan bir nehir ruhu olan Haku, kendi ismini hatırlaması, özüne dönmesi ve kendi içindeki özünün ortaya çıkışı Tişhiro’nun sayesinde olmaktadır. Kirlenmiş ve kaybolmuş olan Haku, saf ve sevgi ile dolu olan Tişhiro ile kendisini arındırır (Muratoğlu, 2013).
Film içerisinde “Yüzsüz’’ olarak nitelendirilen karakterin ilk başlarda kötü ve açgözlü, sonlarda ise iyiye dönüşmesi yine Şinto inanışının bir göstergesidir. Ayrıca Yüzsüz’ün taktığı maske materyalizm ile olan ilişkiyi ve inşa edilmiş bir kimliğe vurgu yapmaktadır. Şinto inanışına göre sonsuza dek bir kötülük var olmaz. Her insan özünde iyidir. Ahlaki açıdan kötü olan dışarıdan gelir ve geçicidir. Yüzsüz karakterinin film içerisinde yaşadığı dönüşüm buna örnektir.
Ana karakterlerin dünyası dışında kalan insanlar renksiz, mutsuz ve solgun bir şekilde gösterilmiştir. Bu da modern dünyadaki insanların mutsuz olmasını gösteriyor. Benzer şekilde Yubaba ve Zeniba da saf iyi ve kötü değildir. Kendi içlerinde bir mücadele ve dönüşüm vardır. Yubaba ne kadar kötü olarak ilk başta algılansa da oğluna karşı sevgi ve ilgisi vardır. Bu ikiz kardeşler Tişhiro’nun iyi ve kötü olanı deneyimlemesinde yol göstericidir. İyi ve kötünün iç içe geçmesi Ying Yang temsilinin film içerisinde gösterilmesinin örneğidir (Uludoğan, 2019; Sarışan, 2019).
Tişhiro karakterinin çevresine uyum sağlayan kişiliğe sahip olması, yine, Şinto inanışının bir göstergesidir. Bu karakter sorumsuz değildir, sorumluluklarının farkındadır ve bunun için emek harcar. Kendini böyle kabul ettirerek, bu düşsel dünyada, sağ kalabilmeyi başarmıştır. Şinto inanışına göre de var olabilmek için iyi niyet, işbirliği ve sevgi çerçevesinde çevre ile uzlaşma değeri vardır (Muratoğlu, 2013).
Ruhların Kaçışı, konusu, işlediği temaları, barındırdığı alt ögeleri ile ayrıntılı incelenmeyi gerektiren bir filmdir. İinsanın kendi içine dönüşünü, film dilinin her unsurunu kullanarak bizlere aktarmaktadır. Bu nedenle film bittiğinde izleyiciyi sorgulamaya ve kendi içine dönüşüne bakış geliştirmesini teşvik etmektedir. Sonuç olarak bu filmin sadece bir çocuk filmi olmadığının altını çizmek gerekir.
KAYNAKÇA Akşit, O.O. (2017). Japon Ani̇me Si̇nemasinda Moderni̇te Eleşṫirisi: Fantezi̇ Ve Bilim Kurgu Animeleri Üzeri̇ne Bir İnceleme. Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 5, Sayı: 55, Ekim 2017 Kamacıoğlu, B. (2017). Çizgi Filmlerin Kültür Aktarımındaki Rolü ve Hayao Miyazaki Çizgi Filmleri. Sanat ve Tasarım Dergisi, 7(2), 1-18. Muratoğlu, B. (2013). Görsel Anlatı Yapısı ve Canlandırma Sineması: Hayao Miyazaki Sineması’nın İncelemesi. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecilik Ana Bilim Dalı Doktora Tezi. NORMAN, S. Ç. (2008). Miyazaki ve Batı: Çocuklar için Yapılan Animasyon Filmlerindeki Anlatım Yapısının Karşılaştırmalı bir Analizi. Galatasaray Üniversitesi İletişim Dergisi, (9), 11-30. Pehlivan, B.M. (2017). Kültür, Kolektif Bilinçdışı ve Semboller: Miyazaki ve ‘’Ruhların Kaçışı’’ Üzerine Bir İnceleme. Erciyes İletişim Dergisi, 5 (1), 362-378. Sarışan, N. (2019). Ruhların Kaçışı Filminin Dinsel Motifler Bağlamında Göstergebilim Yöntemine Göre İncelenmesi. İletişim Çalışmaları Dergisi, (15), 13-51. Telci, A. Ş. (2010). Miyazaki Sinemasında Japon Toplumunun Yansıması. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Radyo Tv ve Sinema Anabilim Dalı Sinema Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi. Türkkan, C. (2011). Hayao Miyazaki’nin “Spirited Away” Filmindeki Yemek Tasvirleri. Retrieved from https://www.academia.edu/33736798/Hayao_Miyazakinin_Spirited_Away_filmindeki_yemek_tasvirleri_TR_Depictions_of_Food_in_Hayao_Miyazakis_Spirited_Away_ENG_ Uludoğan, R. H. (2016). Miyazaki Sineması’nın Şintoizm ve Değerler Eğitimi Açısından Değerlendirilmesi. Retrieved from https://www.researchgate.net/profile/Rumeysa-Hatice-Uludogan/publication/335321030_MIYAZAKI_SINEMASI'NIN_SINTOIZM_VE_DEGERLER_EGITIMI_ACISINDAN_DEGERLENDIRILMESI/links/5d5e5c80458515210257ded8/MIYAZAKI-SINEMASININ-SINTOIZM-VE-DEGERLER-EGITIMI-ACISINDAN-DEGERLENDIRILMESI.pdf 2022-2023 Eğitim Öğretim Yılı Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi İletişim Bilimleri Bölümü Sinemasal Anlatının Temel Kavramları Ders İçi Öğrenci Notları