Ertem Göreç, çocuklarının eğitimi için Bursa’dan İstanbul’a göçen ailesinin, iki erkek çocuğundan küçüğü. İstanbul’a geldikten sonra Galatasaray basketbol takımında ve Türk Milli Basketbol Takımında oynayan Ertem Göreç, Kabataş Lisesinde okurken “sinemanın mutfağı” diye bilinen kurgu ile tanıştı. Kurgunun anlam yaratma gücü, değişimin büyüsü ilgisini çekti. Yeşilçam’ın o dönemki usta kurgucusu Orhan Atadeniz’in yanında, onun yardımcısı olarak mesleğe ilk adımını atdı.

Turgut Demirağ’ın, 1949 yılında yapımcısı olduğu, yönettiği “Fato: Ya İstiklâl Ya Ölüm!” onun ilk kurguladığı kurmaca oldu. Uğraşısının ilk on yılında kurgunun yanı sıra belli yönetmenlerin çekimlerine katıldı, kurmacanın yaratılış evrelerinde çalışır.

“Türk Sinemasının en kötü filmi oldu” diyecek denli gerçekçi bakışla yerdiği ilk kurmacası Kanlı Sevda ile yönetmenlik yaşamına başladı. Doksan yıllık ömrüne sığdırdığı yüze yakın yapıtı Türk Sinemasına kalıt bıraktı.

Altmışlı yılların başından beri Karalıkta Uyananlar, Yiğit Yaralı Olur, Dağlar Şahini, Haşhaş Sabahsız Geceler gibi Türk toplumunu doğrudan ilgilendiren, gerçek konuları temel alan yaklaşımla kurmacalar oluşturdu.

Bağdat Hırsızı, Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler, Binbir Gece Masalları gibi söylencelerden derlenmiş, sözlü gelenekten gelen öyküleri, oyunlaştırarak Türk sinema izleyicisiyle buluşturdu. Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler, bu türün Türkiye’deki ilk örneğidir.

Gurbetçi Şaban, Krallar Ölmez, Kanun Benim, İki Bin Yılın Sevgilisi, Ölüm Dönemeci gibi halkın ilgisini çeken, onların hoşça vakit geçirmesini sağlayan türden yapıtları yönetti. Sinemanın izleyici için yapılmasını savundu, Yeşilçam filmlerini “Türk sinemasının” temeli olarak gördü.

Belleklerde, “Yaşam Boyu Onur” ödülü aldığı film şenliğinde yaptığı konuşmayla derin izler bırakan Ertem Göreç, “Türk Sineması” kavramını yeniden tanımlanmaya çalışan, yabancı sinema yandaşlarını, kesin ve açık bir dille eleştirdi. Seksenli yılların başından beri değişen, dayatılan küresel değerlerle dönüşenlerin, kullanıma sokmaya çalıştığı zorlama tanımlamaya karşı durdu. Ulusötesi kesimin tepkisiyle karşılaştı, kötücül bir baskıyla değersizleştirilmeye çalışıldı.

Türk Sinemasının üretken aydını Ertem Göreç, konuları geniş yelpazeye serpilmiş onca kurmacada sergilediği ustalığını, dirençli duruşunu ömrünün sonuna dek sürdürdü.

Bursa’da, 19 Aralık 1931 yılında başlayan yaşamı, 12 Mart 2021 yılında, İstanbul’da, yaşlılık sürecini geçirdiği huzurevinde son buldu.

Ede Kitap

Yorum

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen adınızı buraya giriniz