ANARKAY BOZKIRI

Kırgız Türklerinin sineması, yürekten gelen çabaların güzel sonucu: “Havasına, suyuna, taşına toprağına”, yurduna yurttaşına gönülden bağlı özgün sanatçılar yetiştirmiş bir kaynak. Yazanı, oynayanı, çekeni kim varsa, gönlünde aslan yatan sevdalı kişiler.

Birlikte uğraşmışlar, öğrenmişler, denemişler, harlı bir ocak gibi kıvılcımlar saçmışlar, geriye pek çok özgün yapıtlar bırakmışlar. “Deve Gözü” de bu pırıltılı yapıtlardan biri.

Yapıtın özgün dili Rusça’yı bir yana bırakarsak, Kırgız Türkçesine çevrilirken aldığı adı Botogöz, Türkiye Türkçesine yanlış bir seçimle “Deve Gözü” diye aktarılmış. Ya aslı gibi, Botogöz olarak kalmalıydı, ya da Türkiye Türkçesindeki eş anlamıyla yazılıp, söylenmeliydi.

Her ne kadar unutulmuş görünse de, küçük söyleyiş farkıyla Türkiye Türkçesinde de aynı söz var: Kırgız Türklerinin Boto dediği, Türkiye’deki bilinen en yaygın biçimiyle Potuk. Botogöz yerine Potuk Gözü adı, değişik anlamlar çağrışımına neden olmadan kullanılabilirdi. İki Türk yurdunda da aynı durumun karşılığı olan boto ya da potuk henüz deve olmamış yavrunun adıdır; göz de o küçük sevimli yavrunun gözü.

Kırgızların ulu yapıtlarını yaratacak olan ünlü yönetmeni Merhum Bolotbek Şamşıyev, burada Kemal’i canlandıran genç oyuncu. Botogöz kurmacasının yönetmeni ise çok genç yaşta yaşamdan kopan Larisa Şepitko. Olanı, olduğu gibi yorumlayan yönetmen dokunuşları, kurmacanın kendiliğinden akıp gitmesini sağlamış. Denilebilir ki, “Dingin Yerleşkeler” gibi “Dingin Kurmacalar” akımı olsaydı, Şepitko’nun Botogöz’ü onlar arasında kendine kolayca yer bulurdu.

Deve Gözü, Cengiz Aytmatov’un aynı adlı öyküsünden uyarlanan bu güzel kurmaca, dönemin koşulları içerisindeki zorlu Kırgız yaşamını aktarıyor, bu yalınlık içinde. Oyunun anlatıcısı Kemal’in anlatımıyla o zor günler de bile herkes aynı duyarlılığı paylaşamıyor; onuru olanlar yurdunun yurttaşının da onurunu korumaya çabalarken, özlerinde olmayanı paylaşamayan öbürlerinin dünya umurlarında olmuyor:

Oysa, ben ne diyordum kendi kendime: Hey gidi bakir topraklar! Uçsuz bucaksız el değmemiş engin ovalar!

Bu coşkuyu veren hep o tarih öğretmenimiz Aldiyarov idi. Bakın nasıl anlatmıştı bize Anarkay bozkırını:

“…Yüzyıllardan beri el sürülmemiş Anarkay bozkırı. Kurday yaylasından başlar, tâ Balkaş gölünün sazlı, makili kıyılarına kadar uzanır. Baştanbaşa pelin otlarıyla kaplıdır. Yazılanlara, anlatılanlara göre, buraya dalan sürüler, hiçbir iz bırakmadan kaybolup giderlermiş. Uzun yıllar yabani at sürüleri dolaşmış durmuş oralarda.

Anarkay, geçmiş çağların sessiz tanığı, büyük savaşların meydanı, göçebe oymakların anayurdudur. Günümüzde Anarkay bozkırı hayvancılık için çok elverişli, zengin bir bölge olmaya hazırdır…”

Anarkay konusunda öğretmenimizin bu coşkulu konuşması uzar giderdi…

Türkçe Adı: Deve Gözü
Özgün Adı: Зной (znoy)
Öbür Adı: Ботогөз (Botogöz)
Yönetmen: Larisa Şepitko
Öykü: Cengiz Aytmatov (Aynı adlı Öykü)
Uyarlayan: Yusif Olşanskiy, Larisa Şepitko, İrina Povolatskaya
Görüntü: Vladimir Arhangelskiy
Kurgu: L. Felonova
Oyuncular: Bolotbek Şamşıyev (Kemal), Nurmuhan Canturin (Abakır Curayev), Klara Yusupcanova (Halife), Kumbolot Dosumbayev (Şeyşen), Yusuf Ahmetov (Arkadaş), Darkul Kuyukova (Aldey), K. Yesenov (Sadabek), Roza Tabaldiyeva (Yaktili), Sadıkbek Camanov (Bilade)
Ezgi: Roman Ledenev
Sanat Yönetmeni: Aleksey Makarov
Yapım: 1962 – Kırgızistan SSC
Süresi: 76’

DEVE GÖZÜ - 1962

Ede Kitap

Yorum

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen adınızı buraya giriniz