HEM TANIDIK HEM YABANCI

Coraline, Neil Gaiman’ın aynı adlı romanından, 2009 yılında uyarlanmıştır. Yönetmenliğini Henry Selick’in üstlendiği filmde, nesnelerin kare kare fotoğraflandırılıp art arda birleştirilmesiyle oluşturulan; kare kare hareket veya dur-hareket diye adlandırabileceğimiz, duraklı çekim canlandırma yöntemi kullanılmıştır. Dokuz yaşında bir Koralayn Cons’un hikayesidir bu…

Koralayn – 2009

Filmin başında Koralayn, Pembe Palas’a yeni taşınmıştır. Alt katında gençliklerinde oyuncu olan Bayan Spink, Bayan Forcible ve köpekleri; üst katında ise bir sirk sanatçısı olan Bay Bobinski ile fareleri yaşamaktadır. Çok sıkılır Koralayn, evdeki tüm oda ve pencereleri sayacak, dışarıda keşfedilmedik yer bırakmayacak kadar sıkılır; fakat ailesinin onunla ilgilenecek vakti yoktur, her yetişkin gibi onlar da çalışmak zorundadırlar. Yetişkin izleyicinin anlayışla karşılayabileceği bir durum bu, ama kimliğine doğru mühim adımlar atan, bu süreçte her şeyden çok ailesinin ilgisini ve onlar tarafından anlaşılmayı isteyen dokuz yaşındaki bir çocuk için sanıyorum kabul edilebilir bir durum değil.

Coraline 2009
Koralayn – 2009

Koralayn’ı sinirlendiren başka bir durum ise isminin sürekli yanlış söylenmesidir. Kendisinin özellikle bilmemizi istediği ve üzerine basa basa belirttiği üzere, Kerilayn değil; Koralayn. KO-ralayn. Nihayetinde Vaybi’nin söylediği gibi, “Sıradan bir isim, ismi taşıyanın da sıradan olduğu izlenimini yaratabilir.” Adı, kimliğinin önemli bir parçası. İsmi sayesinde kendisini bir birey olarak tanımlar, ya da en azından tanımlamaya çalışır. Çünkü “ben kimim?” sorusunun yanıtı henüz yoktur onda. (Aslında kimde var ki?). Kendisiyle ilgili emin olduğu tek şey adı olduğundan, bu birkaç harfe sıkı sıkıya bağlıdır; dolayısıyla adının yanlış söylenişi onun gözünde affedilemeyecek bir saygısızlık seviyesindedir.

İnsanlar Kerilayn olarak söylediğinde, ona saygı beslemediğinden yapmıyorlar bunu tabii, ama bir çocuk olarak Koralayn’ın durumu algılayış biçimi bu yönde. Benzer şekilde, annesi Koralayn’ın istediği eldivenler yerine sıkıcı, gri eldivenleri aldığında, ondan haz etmediği veya ona kin güttüğü için değil, okul kuralları gereği böyle bir seçim yapmakla yükümlü olduğunu biliyoruz; fakat Koralayn’a göre herkesten farklı eldivenler giyerek bir birey olarak öne çıkma ve kendisini ifade etme hakkı elinden alınıyor.

Coraline - 2009
Koralayn – 2009

Diğer Dünya’ya Açılan Küçük Kapı

Halihazırda zaten varoluşsal bunalımın eşiğinde yürüyen Koralayn, Pembe Palas’ta küçük kapıyı keşfedince bu eşiği hem mecazi hem de gerçek anlamda geçer ve kendisini “Diğer Dünyada” bulur. Peki bu Diğer Dünyada neler var? Kendi dünyasında var olan her şeyin diğeri: diğer ev, diğer oyuncaklar, diğer komşular… En önemlisi, diğer ebeveynler…

Koralayn – 2009

İki dünyanın tek ayrımı ise herkesi ve her şeyi sarıp sarmalamış, neredeyse aşırıya kaçan bir neşe ve dahası, canlı cansız herkesin sahip olduğu, göz niyetine bir çift düğme. Bu muhteşem dünyada yer edinebilmenin tek şartı olarak kendi kanlı canlı gözleriniz karşılığında, dört delikli, özenle dikilmiş, sizi itina ile izleyen siyah, parlak düğmeler. Diğer Anne’nin dediği gibi siyah renk geleneksel, ama Koralayn isterse başka renk de seçebilir.

Coraline - 2009
Koralayn – 2009

Koralayn, bu düğmeden gözlere yaşına çok uygun bir tepki gösterir; yani hemen hemen hiç tepki göstermez. Başta biraz garip karşılasa da, sayısız oyuncak, bakımlı bir arka bahçe ve etrafında dört dönen yeni ebeveynlerini düşününce, kolaylıkla göz ardı eder. Henüz gelişmemiş olan zihninin yerinde bir örneği; çünkü Diğer Dünyada gördüğü bu garip imgeler ona gereken huzursuzluğu vermez, dahası bunun boşluğunu kolayca heyecan ile doldurabilir.

Düşünün, Hiç Değise Bir Kez!

Freud, bir olayın hem tanıdık hem yabancı olmasından doğan huzursuzluk hissine “tekinsiz” (uncanny) diyor. Sözgelimi kafamızda cansız olarak imlediğimiz bir oyuncak bebek hareket etmeye başlarsa, veya aynadaki görüntümüz beklenmedik davranırsa hissedeceğimiz esrarengiz duygu. Bu duygunun kurulumu, insanın yalnızca toplum olarak var olabilmesi için değil, doğrudan hayatta kalabilmesi için gerekli. Bu sebeple, eğer Diğer Dünya sizi korkutmadıysa veya en azından bir miktar rahatsız etmediyse, bir kez daha düşünün derim.

Coraline - 2009
Koralayn – 2009

Koralayn için tekin olan ve olmayan imgeler arasında başlangıçta çok cılız bir çizgi olsa da, eşiğin ardında geliştikçe ve benliği oturtmaya başladıkça “tekinsizlik” çizgisi güçlenerek zihnini ele geçirir, yaşadığı maceralar onu olgunlaşmış bir birey olarak kendi Dünyasına yollar.

Bu olgunluk serüveninde Siyah Kedi önemli bir görev üstleniyor. İlginçtir ki, filmde “diğeri” olmayan tek şey, bu kedi. Bir ismi de yok, çünkü kendi deyimiyle “sadece kim olduğunu bilmeyenlerin isimleri olur.” O ise kim olduğunu bildiğinden bir ad gereksinimi yok. Koralayn’ın özne kurulumunu sağlaması da bu fikri içselleştirmesiyle olmuş olacak ki ikilinin dostluğu ona, hayatını, ailesini ve kendisini tüm kusurlarıyla kabul edeceği bir olgunluğa ulaşması noktasında ilham kaynağı oluyor.

İzlediğim ilk günden beri zihnimin bir köşesinde hep varlığını sürdürüyor Koralayn, tıpkı Siyah Kedi gibi o da bana arkadaşlık ediyor ve fikrimce yediden yetmişe izleyen herkese böylesi bir arkadaşlığı bahşedecek güce sahip; harikulade bir film.

Yorum

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen adınızı buraya giriniz